KESK Eş Genel Başkanı Ahmet Karagöz’den Çağrı: “Sefalete Teslim Olmayacağız”
KESK Eş Genel Başkanı Ahmet Karagöz, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın önünde sendikanın kurduğu alternatif Toplu İş Sözleşmesi (TİS) masası önünde basın açıklaması yaptı. Sendika üyeleri, “Sefalete teslim olmayacağız”, “Devlet güdümlü sendikaya hayır”, “İşçi, memur el ele, genel greve”, “İnsanca yaşamak istiyoruz”, “Mülakat emek hırsızlığıdır”, “Vergide, ücrette adalet istiyoruz” sloganları attı. Karagöz, konuya ilişkin şunları kaydetti:
”13 Haziran’da yaptığımız bir basın toplantısıyla KESK’in taleplerini basın ve kamuoyuyla paylaştık. Sonra 17 Haziran’da Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı önünde yaptığımız açıklama ile hem TİS taleplerimizi, hem de mücadele programımızı sizlerle paylaşmıştık. O gün ‘1 Ağustos günü alanda, sahada, iş yerlerinde, kent meydanlarında topladığımız emekçilerin taleplerini, KESK’in Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı önüne kuracağı alternatif TİS masasında ve yine KESK kürsüsünde basın ve kamuoyuyla paylaşacağımızı ifade etmiştik. Tam da o gün bizler, KESK olarak Türkiye’nin dört bir yanında, gezerek, emekçilerin, emeklilerin taleplerini aldık ve burada biraz sonra sendikal kamuoyuyla, basın emekçileriyle paylaşacağımızı özellikle ifade etmek istiyorum.
“GREV KARARI İŞÇİ KONFEDERASYONLARIN YANİ İŞÇİLERİN, EMEKÇİLERİN YASAL HAKKIDIR”
İşçi Konfederasyonları, özellikle de Türk-İş, 500 ayrı iş yerinde grev kararı alarak, hatta bazı kurumlara özellikle de karayollarına grev kararı aldıktan sonra siyasal iktidarın başında bulunan Cumhurbaşkanı grev kararını erteleme kararı aldı. AKP, işçi düşmanı politikalarıyla bugüne kadar hafızalarımızda derin yaralar açtığını ancak bu derin yaralara karşı da mücadelemizi her geçen gün arttırarak sürdürdüğümüzü belirtmek istiyorum. 60 gün süreyle alınan grev kararlarını bugün Sayın Cumhurbaşkanı tamamen ertelemiş durumdadır. Bu grev kararı işçi konfederasyonların yani işçilerin, emekçilerin yasal hakkıdır. Ertelenemez, gasp edilemez.
“HİÇBİR KAMU EMEKÇİSİNİN MAAŞI YOKSULLUK SINIRININ ALTINDA KALMAMALIDIR”
Alanda, sahada topladığımız talepler neler? Özgür bir toplu sözleşme imzalamak için, özgür bir toplu sözleşme için grevi istiyoruz. Grev kararının alınmasını, alınan grev kararının yasal güvence altına alınmasını talep ediyoruz. 4688 sayılı sendika yasası emek örgütlerinin katılımıyla demokratik bir biçimde yeniden yazılmalıdır. Hiçbir kamu emekçisinin maaşı yoksulluk sınırının altında kalmamalıdır. Bunun için toplu sözleşme sürecinin başından beri yoksulluk sınırı olan 85 bin TL’nin üzerine çıkarılmasını talep ediyoruz. Ancak iktidar bu talebimize kulak tıkadı. Diğer konfederasyonlar ise maaş artış taleplerini 5 ay sonrasında yani Ocak 2026’ya göre basın ve kamuoyuyla paylaşmış durumda. Bu durumda mevcut 85 bin TL olan yoksulluk sınırının 5 ay sonra en az 100 bin TL olacağını öngörüyoruz. Bunda hareketle Ocak 2026 itibarıyla en düşük kamu çalışanının maaşı 100 bin TL üzerine çıkarılmalıdır. Buna göre en düşük kamu emekçisinin maaşında yapılacak oransal artış tüm kamu emekçilerinin maaş artışlarında da esas alınmalıdır. Kamu emekçilerinin maaşını oluşturan; başta ilave seyyanen ödenek olmak üzere tüm ek ödemeler, ek ders ücretleri, döner sermaye payları temel ücrete dâhil edilerek kamu çalışanlarına emekli aylıklarında esas alınmalıdır.
“AZ KAZANANDAN AZ, ÇOK KAZANANDAN ÇOK VERGİ ALINMALIDIR”
Ücretli, vekil, taşeron ya da sözleşmeli adı ne olursa olsun güvencesiz istihdama son verilmelidir. Tüm kamu emekçileri güvenceli-kadrolu istihdam edilmelidir. Birinci dereceye gelen tüm kamu çalışanlarına 3600 ek gösterge verilmelidir. Vergi adaleti sağlanmalı; az kazanandan az, çok kazanandan çok vergi alınmalıdır. Maaşlarımızdan kesilen Gelir Vergisi adaletsizliğine son verilmelidir. Gelir Vergisi birinci dilim oranı yüzde 15 ten yüzde 10’a düşürülmeli, yoksulluk sınırına kadar olan ücretlerden kesilen Gelir Vergisi bu oranda sabitlenmelidir. OHAL KHK’leriyle hukuksuzca ihraç edilmiş kamu emekçileri derhal görevlerine iade edilmelidir. Kamuda görevde yükselmelerde ve personel istihdamında mülakat kaldırılmalı, liyakat esas alınmalıdır.
Şu an adeta kamu emekçilerinin emeklilik hakkı gasp edilmiş durumda. Alanda, sahada yaptığımız birçok çalışmada kamu çalışanlarının büyük bir bölümü utanarak ve sıkılarak ‘değerli başkanım, çocuklarımız üniversitede okuyor. Seneye 65’imi dolduruyorum. Emekli olduğumda çocuklarımızı okutamayacak mıyız’ diye soruyorlar. İşte kamu çalışanlarına, kamu emeklilerine açlık, yoksulluk, sefaleti yaşatanları burada alkışlarımızla, ıslıklarımızla, zılgıtlarımızla bir kez protesto edelim.”